Kahverengi “olgun” olma rengi olarak bilinir.
Zarif ve karmaşık olma anlamına da gelir kahverengi.
Diğer yandan kullanıldığı yere göre sıkıcılığı da simgeler.
Aynı zamanda sadelik de demektir.
Kahverengi dengeyi simgeler.
Maskülin yani erkeksi öğeleri de sembolize etmek için kullanılır.
Orta çağ kültüründe kahverengi giysiler alt sınıftan ve sefalet içinde olmayı temsil ederdi. Bu yüzden dünyevi sahiplikten yoksun keşişler kahverengi giyerlerdi.
Batı kültüründe kahverengi, basitlik, ucuzluk, doğallık ve sağlık anlamına gelir. Bu nedenle doğal ürünler genellikle kahverengi ambalajlar içinde satılır.
Sık rastlanan bir tipleme olarak kumral saçlı karakterler, dengeli, özgür, kendini idare eden, ciddi, akıllı, kendine güvenen ve karmaşık kişilikler olarak var edilirler.
Kahverengi 18. yüzyıldan beri doğada fark edilemediğinden ve iyi kamuflaj sağladığından askeri üniformalarda tercih edilen bir renktir.
Melankoliyi simgelemek içinde edebiyat ve görsel sanatlarda kahverengi kullanılır.
Kahverengi aurası olan insanların etikle ve ahlakla pek ilgisi olmayan, aç gözlü ve yalaka iş adamları olduğu da söylenmektedir.
BİR ÖRNEK: "JANE EYRE" ROMANI VE FİLMİ
Kahverenginin edebiyatta çok anlamlı bir yeri vardır. Doğal olmayı, toplumun kuralları dışına çıkmayı, tabiatın içinde var olup içgüdüsel hareket etmeyi örnekler. Bütün bunların yanında en sevdiğim ikinci roman yazarının, Charlotte Brönte’nin en sevdiğim romanı Jane Eyre kahverenginin kullanımına en güzel örnektir.
Jane Eyre, anne ve babası aşk için evlenmiş, babası fakir bir kadınla evlenen bir aristokrak olduğu için mirastan mahrum kalmış, öldüklerinde ise meteliksiz ve yapayalnız, kendisinden nefret eden yengesinin yanına yerleştirilmiş bir öksüz. Haksız yere suçlanarak yetimhaneye gönderilmiş burada ölüm, yalnızlık, hayat ve sevgisizlikle tanışıp soğuk bir hayatın içinde büyümüş ama sonunda bir mürebbiye olabilmiş bir kumral.
Kumral saçlı kadınlar için ne demiştik? Dengeli, özgür, kendi başına buyruk, ciddi, akıllı, kendine güvenen, bilge, karmaşık, beş parasız ama gururlu genç bir kadın haline gelir Jane Eyre. Mr. Rochester’ın kızına ders vermek için Thornehill’e (Dikentepesi’ne: dikenin ne anlama geldiğini, nasıl masumiyeti yok ettiğini romanlarda mekani ad, nesnelerin neleri simgeleyebileceğini daha sonraki yazılarda anlatacağım) geldiğinde ise büyük bir sırrı olan patronuna aşık olacağını öngöremese de romanın sonunda “Sevgili okur, onunla ben evlendim” diyecek ve erkekle eşit olabilmenin hazzını 19. yüzyıl kadınına ve erkeğine öğretecektir.
Bu romanı okumadıysanız, en kısa zamanda okumalısınız. Bugünün televizyon dizilerinin ve filmlerinin kaynağını bulacağınıza garanti veriyorum.
Prof. Dr. Meltem Erinçmen Kânoğlu
Kommentare