top of page

ERGENLİK 101 – 2. BÖLÜM: 7-11 YAŞ LATANS (GİZİL) DÖNEM


Bir önceki yazımda ergenlikteki değişimlerden ve bunların ruhsallık üzerindeki etkisinden kısaca bahsetmiştim. Her ergenin birbirinden farklı olduğundan ve ergenlik dönemini de kendi içinde evrelere ayırarak incelemenin öneminden söz etmiştim. Bu nedenle ‘Ergenlik-101’ serimizin ikinci yazısına ergenlik döneminde önemli bir yeri olan, 7-11 yaşlar arasını kapsayan birinci evreyi, yani ‘latans (gizil) dönem’i ele alarak devam edeceğim.


‘Latans’ın kelime kökenine baktığımızda “gizli, karanlık, bilinmeyen” anlamını taşıyan Latince ‘latentis’ kelimesinden geliştirildiğini görürüz. Psikoloji terimi olarak ise “henüz ortaya çıkmamış, gizli, gizlilik” gibi anlamları taşıyan İngilizce ‘latency’ kelimesinden gelmektedir (1). Yani ‘latans dönem’in anlamı bir şeyin bitmesi ya da yok olmasına karşılık gelmez. Sadece gizil (gizli) duruma geçmiş, uyku halinde olma söz konusudur.

Latans dönem insan ruhsallığında ilk denge aşaması olduğu için önemli bir gelişim evresidir. Erken çocukluk ve ergenlik dönemi arasında köprü gibidir. Çocuğun cinsellik ve saldırganlıktan uzaklaştığı daha sakin bir dönem olan latans, ergenliğe sağlıklı bir geçiş yapabilmesi açısından da kritiktir. Latans dönem 7-11 yaş arasını kapsar ve çocuğun ilkokula başladığı döneme denk gelir. Aslında ilkokula başlayan bir çocuğu zihninizde canlandırdığınızda bu dönemin özelliklerini rahatlıkla fark edeceksinizdir. Yedi yaşına kadar “Ben büyüyünce babamla evleneceğim.” diyen kız çocuklarında, annesine hayranlık duyan erkek çocuklarında okula başlamasıyla beraber bazı değişiklikler meydana gelir. Çocuğun bir önceki dönemde dürtüleri daha baskın iken artık uyku haline geçmiştir. Anne ve babaya olan bu büyük hayranlık, içine atıldığı yeni sosyal dünya ile birlikte öğretmenine ve arkadaşlarına olan hayranlık ve onları mutlu etme çabasına dönüşür. Aslında bu bir ‘yer değiştirme’dir ve altında yatan amaç hâlâ aynıdır. Anne-babaya olan hayranlığını ve onları mutlu etme çabasını artık öğretmenleri ve arkadaşları üzerinden sürdürür.


Latans Döneminde Çocukta Olan Değişkilikler


Yer değiştirme, benliğin (ego) altbenliğin (id) isteklerinden korunmak için geliştirdiği savunma mekanizmalarından yalnızca biridir. Çünkü benlik, altbenliğin ilkel-dürtüsel istekleri ile üstbenliğin manevi idealleri ve tabuları arasında bir arabulucu görevi üstlenir. Birinci amacı benliği korumak olan ‘savunma mekanizmaları, altbenliğin isteklerini toplumsal olarak kabul edilebilir hale sokmaya çalışır (2).

Latans çocukta gözlemlenen bir diğer savunma mekanizması ise ‘yüceltme’dir. Latans dönemde dürtülerdeki cinsel uyarılımın yarattığı enerji, cinsel olmayan amaçlar için kullanılır. Burada yüceltme işin içine girer (1). Latans dönemde uyku haline geçtiğini ve ortadan tamamen kalkmadığını belirttiğimiz bu dürtüler, yüceltme sayesinde varlığını sürdürmeye başka alanlarda devam eder. Örneğin: çocuğun beş yaşında iken sorduğu cinsel içerikli sorular ve cinselliğe olan merakının yerini entelektüel (“ne nasıl çalışır?” ya da “bunu yaparsam ne olur?” gibi) düzeyde bir merak alır; ya da babasını annesinden kıskanan, onun tüm ilgisinin yalnızca kendisine ait olmasını isteyen, onları birbirine yakın görünce bir anda yanlarında bitiveren dört yaşında bir kız çocuğunun ‘annesi ile olan rekabeti’nin yerini okula başlaması ile birlikte akademik, sportif, sosyal alanlardaki gibi rekabet alır (1).


Latans dönemde çocuğun üstbenliğinin (süperego) katı kuralları vardır. İçimizdeki yargıç olarak tarif edebileceğimiz üstbenlik, bu dönem çocuğunda aşırı kuralcı tutumlarla kendisini gösterir. Bu yaştaki çocuklar anne-babalarının ve öğretmenlerinin her şeyi bildiklerine inanırlar (3). Sıkça kullanmaya başladığı “annem-babam izin vermez” ya da “öğretmenim kızar” şeklindeki sözleri sizlere tanıdık gelecektir. Çünkü ‘öteki’ tarafından kabul edilmeye ve sevilmeye yönelik çabası vardır. Hâlâ kendi arzusu ile değil ‘öteki’nin arzusu ile hareket etmektedir. Örnek vermek gerekirse: okuldan gelir gelmez ödevini yapan yedi yaşındaki bir çocuk, ödevi kendisi için yapmaz; tam tersine ödev yaptığında anne-babası mutlu oluyor diye ödev yapar.Bu dönemin ilk yılları için böyle bir durum gayet normaldir. İlerleyen yaşlarda beklenen ise yaptığı-yapmadığı şeylerin olumlu-olumsuz sonuçlarını farkında olması ve kendi sorumluluğunu almasıdır.


Eğer bu yaşa kadar ‘anne-baba-çocuk üçgeni’ (ödipal üçgen) sağlıklı bir şekilde kurulduysa çevresindeki diğer kişilere tutumu da aynı şekilde sağlıklı değişir. Böylelikle çocuğun ebeveynlerine olan kesin bağımlılığının da gevşemesini bekleriz. Bu sayede dışarıdaki kişilere (anne-babası dışındaki yetişkinler ve arkadaşlar) yönelmesini ve onlarla sağlıklı ilişkiler kurabilmesini sağlayacak olan özdeşleşme mekanizması güçlenir (3). Özdeşleme; kız çocuğun kendisine örnek olarak annesini, erkek çocuğun da babasını seçip ona benzemeye çalışmasına karşılık gelir (4).

Latan Dönemde Çocuğun Kazanımları ve Dikkat edilmesi gereken Durumlar


Latans dönem çocuğuna Jean Piaget’in Bilişsel Gelişim Dönemleri üzerinden baktığımızda ise 7-11 yaş aralığının ‘somut işlemler dönemi’ne karşılık geldiğini görürüz.Yani çocuk artık mantık yürütme yeteneğini somut olaylar üzerinde kullanabilmeye başlar. Fakat bu düşünme süreci yalnızca çocuğun gözleyebildiği gerçek olaylar ile sınırlıdır (3).

Çocuğun latans döneme girişiyle beraber artık somut düşünce düzeyinde bir mantık-akıl yürütme devreye girer (3). Böylece eskiden koşulsuz kabul ettiği yargıları kendi mantık süzgecinden geçirmeye başlar. “Paylaşmak güzeldir” öğretisiyle büyüyen bir çocuğu düşünelim; bu çocuk okulda arkadaşının getirdiği kurabiyeden yemek isteyince arkadaşı paylaşamadığı takdirde büyük ihtimalle önce buna çok şaşıracaktır. Paylaşmak hani güzeldi? Bunca zaman kendisine böyle söylenmemiş miydi? İşte bu noktada mantık yürütmenin devreye girmesi ile beraber “Demek ki her şey her zaman paylaşılmıyormuş. Ben de 2 tane kurabiyem olduğunda paylaşayım ama 1 tane olduğunda kendim yiyeyim.” ya da “Benimle yemeğini paylaşmayan ile ben de yemeğimi paylaşmayayım.” şeklinde çıkarımlarda bulunabilir. Yani “Paylaşmak güzeldir” öğretisini, yürüttüğü mantık çerçevesinde yeniden düzenleyecek, artık duruma göre hareket edecektir.


Tüm bunlarla beraber artık rasyonel (akılcı/mantıklı) düşünme ve düşlem (fantezi) birbirinden ayrıt edici hale gelir (3). Yani örümcek adam gibi yüksekten zıplayamayacağını, denerse bir yerini incitebileceğini farkında olmasını bekleriz. Bu çocuksu düşlemler yerini yavaş yavaş ergenliğe ait düşlemlere bırakmalıdır. Örneğin: bu düşlemler, büyüyünce şu kişi gibi ünlü bir ressam, iyi bir öğretmen, başarılı bir sporcu olacağım şeklinde idollerine yönelik olabilir. Yani beklediğimiz şey çocuğun hayal kurmaması değil, sadece bunu daha akılcı düzeyde yapmasıdır.

Okul yaşantısı ile beraber yeni arkadaşlıkların ve yeni bir sosyal çevrenin içine atılan çocuğun empati kurma becerisinde artış görmeyi bekleriz. İçinde bulunduğu bilişsel gelişim dönemi (somut işlemler dönemi) sayesinde yürüteceği mantık da bu beceriyi destekleyecektir. Yani bir kediyi ayağıyla itmesi ya da oyun oynarken arkadaşına vurması yedi yaşından önce karşı tarafın duygu ve düşüncelerini farkında olmadan yaptığı davranışlar iken, yedi yaş sonrasında çocuk hala bu davranışları sürdürüyorsa bu durum empati becerisinde artış gözlemlemeyi beklediğimiz bir çocukla örtüşmeyen hareketler olacaktır.

Dış dünya ile olan bağın kurulması ve sosyal hayata uyum sağlanması açısından latans dönemin çocuğun gelişiminde önemli bir yeri vardır. Çocuk, kendini merkeze koyduğu (benmerkezci) konumdan çıkıp dünyayı başkalarının gözünden görebilmeye başlar. Bu durum sosyal ilişkilerini de etkiler (3). Yani iyi bir gelişim dönemi geçirdiği takdirde sosyal farkındalığı ve sosyal uyumu artacaktır. Böylelikle çocuk ile toplum arasında bir ahenk oluşacaktır (1).

Okul çağı çocuğunun bu yaşlarda beceri ve hakimiyetinin de arttığını görürüz. Tabii ki bu ancak ebeveynlerin, ailedeki diğer yetişkinlerin ve öğretmenlerin fırsat tanıması ile olanak bulur. Örneğin: yedi yaşından itibaren çocuk kendi başına giyinebilmelidir (5); ya da sekiz yaşında bir çocuğun çantasını kendi başına hazırlayamaması ve ödevlerini takip edememesi daha olasıyken latans dönemin sonlarına doğru, mesela 10-11 yaşında, artık bunu yapabilmesini bekleriz.

Bu noktada latans dönemin aynı zamanda Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı’na göre ‘çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu’ (başarısız olma korkusu) olarak adlandırdığı dönemle yaklaşık olarak aynı yaş aralığını kapsadığını unutmamak gerekir. Bu dönem genel olarak çocuğun, bir şeylerin nasıl yapıldığını ve nasıl çalıştığını merak ettiği bir dönemdir. Bir şeyleri üretmeye, yapmaya ve çalışmaya teşvik edildikleri takdirde başarma duyguları gelişir. Ancak ebeveyn ve diğer yetişkinler, çocuğun bu çabalarını “yaramazlık” ya da “etrafı dağıtma” gibi gördüğü zaman, bu durum çocuğun aşağılık duygusu geliştirmesi ile sonuçlanabilir. Tabii ki bu da bir durumun üstesinden gelebileceğine ve iyi sonuçlar yaratabileceğine dair geliştirdiği inanç anlamına gelen ‘özyetkinliği’ni ve ‘benlik saygısını’ oldukça olumsuz etkileyecektir (6).

Bu sebeple “O kendi başına yapamaz.” demeyip, çocuğa fırsat tanımak gerçekten çok önemlidir. Aksi takdirde ileriki evrelerde bu durumun düşük öz yetkinlik ve düşük benlik saygısı şeklindeki yansımalarını görmemiz muhtemeldir. Bunu ergenin karşılaştığı durumları gerçeğinden daha olumsuz değerlendirmesi, kendine inancı olmayan bir biçimde olaylara yaklaşması ya da en ufak bir başarısızlıkta denemekten vazgeçmesi ile örneklendirebiliriz.


Her dönemin, bir sonraki dönemde yaşanacakların belirleyicisi olduğunu biliyoruz. D. Winnicott’un şu kısacık sözü bile ergenlik hakkında çok şey ifade etmektedir: “Ergenlik, kasvet içinde çabalamaktır.”. Bu benzetmeden yola çıkarak zaten yeterince zor bir süreç olarak tarif edilen ergenliğin, daha kolay geçebilmesi de önceki dönemlerin en sağlıklı biçimde yaşanması ile olacaktır. Latans dönemin sağlıklı geçmesi de bundan dolayı önemlidir. Ergenlik-101 serimizin üçüncü yazısında latanstan sonra gelen önergenlik (11-13 yaş) evresini ele alacağım.








Psikolog İdil Örs

İstanbul Üniversitesi - Psikoloji

Kaynakça


[1]Zabcı, N. (2011).Latans (okul çağı) döneminde çocukların dürtüsel işleyiş özellikleri ve projektif testlerin katkısı (Yayınlanmamış doktora tezi).İstanbul Üniversitesi, İstanbul.


[2]Ego, superego, and id (t.y.) New World Encyclopedia içinde. Erişim adresi: https://www.newworldencyclopedia.org/entry/Ego,_superego,_and_id (erişim tarihi: 12.08.2020)

[3]Arslan, D. (2019). Latans dönem çocuklarında akademik başarı ve saldırganlık dürtü düzeyleri arasındaki ilişkinin peri masalları testiyle değerlendirilmesi (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi).Maltepe Üniversitesi, İstanbul.


[4] Tükel, R. (2014). Freud okumaları (1. baskı). İstanbul: Bağlam Yayıncılık, 82.


[5] Santrock, J. W. (201). Yaşam boyu gelişim (13. Baskı). (G. Yüksel, Çev.) Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi1983), 279.


[6] Santrock, J. W. (2016). Yaşam boyu gelişim (13. Baskı). (G. Yüksel, Çev.) Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi1983), 316-317.

317 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page