top of page
Yazarın fotoğrafıÇikolata Yayınevi

"3-5" YAŞLAR ARASINDAKİ ÇOCUĞUNUZU İYİ BİR OKUR YAPMANIZ İÇİN İPUÇLARI

Güncelleme tarihi: 27 Ağu 2020


Okuryazarlık becerileri çocuğunuz ilkokula başlamadan önce oluşur. Doğduklarından itibaren sizlerle ve çevresindeki dünyayla iletişim kurabilmek için edindikleri yetiler çocuklarınızı okuma ve yazmaya hazırlar. İlk cümlelerini söyleyen çocukların onlara okunan kitaplarla dili farklı kullandıkları bilinmektedir. Üç yaşına gelmiş bir çocuğun sembolleri, harfleri ve sayıları diğer görsellerden ayırt eder hale geldiği hemen fark edilir; örneğin, araba markalarını ya da oyuncak reyonunda ambalajlarından oyuncak türlerini tanıyabilirler. Bu da onların kitapların yalnızca öykü anlatan nesneler olmadığını, içinde tekrar eden sembollerin de olduğunu fark etmelerine yol açar.


Üç ile beş yaşları arasında olan bir çocuk artık eleştirel düşünmeye başlar. Birçok çocuğun beş yaşında anaokuluna gittiğini düşünürsek de aslında çok da uzak olmayan birkaç yıl içinde okuma yazma pratikleri ile haşır neşir olacağını varsayabiliriz. Okul öncesi çağındaki çocukların çoğunun “en sevdiği” kitabı vardır. Bu yaştaki çocuklar kitabı doğru tutabilirler, sevdikleri cümleleri ezberleyebilirler, okuyormuş gibi yapabilirler, sayı ile harf arasındaki farkı bilebilirler, bazı harfleri ya da sayıları yazabilirler. Bazı çocuklar kendileri uyaklı cümleler kurmaya çalışırken, bazıları ise öykünün nasıl devam edeceğini tahmin edebilir, öyküyü tekrar tekrar anlatabilir ve hatta kendi adlarını ya da sık gördükleri sözcükleri yazabilirler. Bu nedenle çocuğunuzun okur-yazarlık seviyesine geleceği zamana olumlu ve isteyerek hazırlanabilmesi için ona bol bol kitap okumalısınız.

Kitap bakımından zengin bir ortamın okul öncesi çocuklar üzerindeki etkisi

Okul öncesi dönemde çocukların kitaplarla haşır neşir olması, kendilerine kitap okunması, metin görmeye alışması onları ilkokul hayatına hazırlamış olur. Evde kitap olması yetmez tabii ki; bu dönemde çocukların dikkati öykü ve ya görsellere olduğu kadar harfler, sayılar ve sözcükler üzerine de çekilmeli. Bunun için paketler, ambalajlar, taşıt plakaları ve trafik işaretleri ideal araçlardır. Bu araçlar çocuğunuza metni, yani yazıyı oluşturan işaretlerin nasıl da hale hazırda yaşamının içinde olduğunu gösterecektir. Bu sayede, daha sonraki yaşlarında bu işaretlerin dili nasıl oluşturduğunu daha kolay anlayabilecektir.

Okuduğunuz metnin içinde yer alan öğelerin (kullanılan dil, karakterler, olay, konu, öğreti, neden-sonuç ilişkileri, v.b. gibi) farkındalığını çocuğunuz için arttırmak okuma rutininizin bir parçası olmalı. Böylece çocuğunuzun çevresindeki yaşamı anlamlandırma, içinde yaşadığı toplumun bireylerinin kullandığı dili anlama, öğrenme sürecinde betimleme, tanımlama, kavramsallaştırma yetilerini geliştirebilirsiniz. Bu nedenle, çocuğunuzun metni bir ödev gibi görmesinden kaçının; okumak bir iş ya da görev değil günlük hayatın sevilen bir parçası olmalı.

Çocuğunuz siz yazı yazarken ya da ona öykü okuyorken sizi taklit etmek isteyebilir; bu eylem, yazı ile iletişim kurma bağlamında çocuğunuzun gelişmesi demektir. Yanlış, tersten, eksik yazabilir ya da anlamsız bir şeyler karalayıp size öyküymüş gibi okuyabilir, hatta kalemi doğru bile tutmayabilir… Tüm bunlar üç-beş yaşlar için olağan durumlardır ve çocuğunuzda bir sorun var demek değildir.

Siz çocuğunuza kitap okurken onun konuşmasını ya da sürekli bir şeyler sormasını birlikte kitap yazma eylemi için kullanabilirsiniz. Okuduğunuz öyküyle de bağlantı kurarak çocuğunuza basit, birbirini izleyen bir dizi olaylar zincirini kurgulatabilirsiniz. Okuduğunuz metinlerin akışına benzer bir anlatımı yakaladığında onun öyküsü ile kitaptakini karşılaştırabilir ve bu konuda konuşabilirsiniz. Bu etkinlikle çocuğunuzun dil kullanımını, okumaya olan ilgisini, kitabı, metni ve görselli anlamlandırma isteğini de arttırmış olursunuz.


Çocuğunuzu okuduğunuz bir öykünün bir parçası yaparsanız onu bir yazarmış ya da karaktermiş ya da anlatıcıymış gibi hissettirdiğinizde ve neden-sonuç ilişkilendirmeleriyle öyküyü sorgulattığınızda “DİYALOJİK OKUMA” gerçekleştirmiş olursunuz. Sayfayı çevirmek üzereyken çocuğunuza öyküde ne olacağını ya da kahraman başka türlü davransaydı neler olabileceğini sorduğunuzda onu öykünün içine almış, neden sonuç ilişkilerinde söz sahibi yapmış olursunuz. Bu da sorgulama yetisini geliştiren, bir olayın, durumun, davranışın ya da olgunun tartışılabildiği bir öğrenme sürecini beraberinde getirir.

3-5 Yaş Aralığındaki Çocuklarda Metin ve Yaşam Becerileri İlişkisi

Üç yaşındaki bir çocuk yazının resimlerden farklı olduğunu anlar, yazının okunuş yönünü okuyormuş gibi parmağıyla ya da gözüyle takip edebilir, okuma sırasında metne/öyküye daha uzun odaklanabilir, okuyormuş ya da yazıyormuş gibi yapabilir ve harflerin veya sayıların bazılarını bilebilir. Motor becerileri artık oldukça gelişmiş olacağından sayfa çevirmede, kalem tutmada ve karalama yapmakta başarılı olacaklardır. Kitabın ters mi yoksa düz mü durduğunu bilir. Bu dönemde çocuğunuz çok soru sorabilir ve uzun cümleler kurmaya çalışabilir; bu durumda çocuğunuza sorular sorarak onun kafasındakini öykülendirmesine yardımcı olabilirsiniz. Bu nedenle öyküler önemlidir; çocuğunuzun sorgulama, anlatma, açıklama, söyleyeceğini planlama kazanmasına yardımcı olur.


Dört yaşındaki bir çocuk adını okuyup yazabilir, harfleri görüp tanıyabilir, uyaklı sözcükler bulabilir, öykü akışının tümünü takip edebilir. Bu dönemde çocuğunuzun solak mı yoksa sağlak mı olduğunu da tespit edebilirsiniz. Atık küçük motor becerileri oldukça gelişmiş olan 4 yaşındaki bir çocuk kalem tutmada, boyama yapmada da bir yıl öncesine göre daha iyidir. Gördüğü şekilleri ve yazıları kopyalamayı başarır; aynı zamanda harfleri de yazmaya başlayacağı için okuma yazma öğrenme durumu da olabilir. Adını ve bazı sözcükleri ezberden yazabilir. Bu dönemde siz çocuğunuza kitap okurken onun bazı sözcükleri tanıdığını hatta sizinle birlikte okuduğunu görebilirsiniz. Şarkı ezberlemeyi çok sever bu yaştaki çocuklar; bunun nedeni uyaklı sözcükleri ve cümle yapılarını bilinçli bir şekilde fark etmeleri ve öğrenip uygulamak istemelerinden kaynaklanır. Hecelemeyi fark eder ve sözcükleri sözlerken ya da dinlerken hece ayrımı yapabilir. Çocuğunuza ne kadar okursanız, dört yaşına geldiğinde bir öyküyü baştan sona zamansal ve konu akışına göre mantıklı bir şekilde anlatma kabiliyetinin o denli arttığını görebilirsiniz. Bu onun rüyalarını, gündelik olayları ve aklındaki düşünceleri anlatma şekline de yansıyacaktır.


Beş yaşındaki bir çocuk bazı kelimeleri okuyabilir, harflerin ve sayıların çoğunu ve nasıl ses çıkardığını bilir, hecelemeye kavramış olabilir. Alfabeyi ve sayıları doğru sırasıyla yazabilir. Çocuğunuz bu yaşta artık ilkokula başlamak için gerekli olan tüm motor becerilerine şimdiden sahiptir. Solak mı yoksa sağlak mı olduğu artık kesinlik kazanan beş yaşındaki bir çocuk aynı zamanda harfleri sesleriyle birlikte tanıma aşamasındadır. Basit sözcükleri okumaya başlayabilecek seviyede olabilir; “cam”, “tam”, “ben”, “sen” gibi benzeyen sözcükleri görünce hemen tanıyabilir hatta okuyabilir. Çocuğunuza erken yaştan itibaren okumaya başladığınızda, beş yaşına geldiğinde kendisinin çok düzgün bir dilbilgisi kullanımına sahip olduğunu göreceksiniz. Artık var olan olayları veya okuduğu kitapları doğru bir şekilde anlatmakla kalmaz kendisi de öykü kurgulayabilir.

Çocuğunuza kendine okunanla yaşam arasında ilişki kurma sürecinde nasıl yardımcı olabilirsiniz?

Daha önce de bahsettiğimiz sorgulama yöntemi ile çocuğunla sohbet etmeniz onun öykünün içindeki kurmacayı gerçeklerle bütünleştirmesine ya da karşılaştırmasına yardımcı olacaktır. Sorgulama yöntemi ile çocuğunuza okuduğunuz kitapla ilgili sorular sorup onun konu üzerinde neler düşündüğünü anlatmasını teşvik edebilirsiniz. Böylelikle çocuk okurken fark etmediği öykü katmanlarını, neden sonuç ilişkilerini fark eder ve okuma yaparken bu soruları kendi kendine okurken de sorabilir. Eleştirel bir bakış açısı kazanan küçük okur, hayatının her evresinde ve durumunda bu yetiyi kullanacaktır. Beş yaşındaki çocuğunuz sorgulama yöntemini kavradığında ve sizin sorduklarınıza cevap vermesi kadar sizi de sorguladığında aynı derecede ilgili davranmalısınız.


Olabildiğince çeşitli kitap türleri seçin; resimli kitaplar, harfleri ve sayıları öğreten etkinlik kitapları, öykü kitapları, eğlenceli ansiklopedik kitaplar gibi. Çocuğunuza sürekli aynı türde kitaplar sunmayın; örneğin, siz sonu ve mesajı belli olan, basit anlaşılır kitapların çocuğunuz için daha etkin, hedefine ulaşan ve anlaşılır olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak unutmayalım ki biz çocukların sorgulayabilir bir şekilde büyümesini istiyorsak bilgiyi her zaman onların ağzına kaşıkla vermemeliyiz. Onlara soru sormayı ve bu sorunun yanıtı bulmaya yönelik cesaretlendirmeliyiz. Edilgen bir okur olmaları yerine onların eleştirel bakabilen, sorgulayabilen ve etkin okurlar olmalarına çalışmalıyız. Böylelikle çocuk okuduğunu anlayabilir, yorumlayabilir, anlamlandırabilir ve gerçek yaşamında olması gereken yere koyabilir hale gelecektir.

Üç ile beş yaralığındaki çocuğunuza gitgide daha uzun öyküler, daha karmaşıklaşan karakterli ve konulu kitaplar seçin. Bu öykülerde sorgulama yöntemini kullanarak yaptığınız sohbetlerde çocuğunuzu daha betimleyici, dil özelliklerini daha fazla kullanabilecekleri tartışmalara yöneltin. Ona öyküdeki sahneleri, duyguları betimleyebilmesi için resim yapmaya da yönlendirebilirsiniz. Okuduğunu çizmeye çalışan bir çocuk bu süreçte yazılı metni görselleştirirken öyküyü farklı bir biçimde aktarmayı öğrenecektir. Bu bağlamda sözcük dağarcığını geliştirecek oyunlar da oynayabilir ve betimleme kabiliyetini geliştirebilirsiniz.


Birlikte teşekkür kartı, mektup, alışveriş listesi ya da o günün önemli olayı gibi bir konuya özel notlar ya da yazılar yazmaya çalıştığınızda çocuğunuz kitap okurken benzer durumların aktarımlarıyla karşılaştığında daha dikkatle dinleyecektir. Yazılı metinlerin gerçek hayatta nasıl işe yaradığını çocuğunuza gösterdiğinizde ona bazı şeyleri yapmadan önce bilgi sahibi olabilmek için okuma alışkanlığını sağlamış olursunuz; örneğin yemek yapmadan önce tarif kitabını, gazete haberini, internette veya kütüphanede belli bir bilgiye ulaşmayı bu şekilde erken bir yaşta benimseyeceklerdir. Böylelikle çocuk okumanın yaşamla bağlantısını da kurmuş olacaktır.

Sonuç olarak üç ile beş yaş aralığında çocuğunuzla yaptığınız okuma etkinlikleri onun algısını geliştirerek yaklaşmakta olduğu ilkokul yıllarına onu hazırlamış olacaktır. Bu yaşlardaki çocuk ona okunan kitaplarla sesleri tanıyacak, ses ile okuduğu arasında ilişki kurmayı, harflerin nasıl söylendiğini, sözcüklerin nasıl tonlandığını, cümlenin nerede bittiğini, öykünün nasıl başladığın, ritmik ya da uyaklı sözcüklerin nasıl birbirileriyle ilişkilendiğini öğrenecektir.


Ses, harf, sayı ve sözcük bilgisini edinmenin yanı sıra bu yaş aralığındaki çocuğunuz onunla yapacağınız okumalar sırasında okuma-anlama yetisini de geliştirecektir. Bu kazanımla çocuğunuz sözcüğün ya da cümlenin ne dediğini ve denilenin ne anlama geldiğini kavrayacaktır. İlkokula kadar bu yetileri edinen bir çocuk iyi bir okur olmakla kalmaz, okuduğunu anlayan, sorgulayan, araştıran ve süreklilikle okuyan bir öğrenci ve daha sonrasında da yetişkine dönüşecektir. Çocuktur anlamaz, bir türlü oturmuyor ki okuyayım, çocuğuma göre kitap bulamıyorum, ileride çok okuyacak şimdi oyun oynasın gibi söylemlerde ve alışkanlıkta olmak çocuklarımızın geleceğini belirlediğinden onlara her fırsatta kitap okumayı bir ebeveyn olarak görev bellemeliyiz.





instagram: cikolata_yayinevi

Prof. Dr. Meltem Erinçmen Kânoğlu

Amerikan School of Kuwait

İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı

Boğaziçi Üniversitesi - Mütercim Tercümanlık

Marmara Üniversitesi - İletişim Bilimleri

Kaynakça:

1.Paul, Pamela ve MarioRusso (2019). How toRaise a Reader; Workman Publishing

2.Reading Bright Start. http://www.readingbrightstart.org/reading-skills-by-age/

3.Scholastic.https://www.scholastic.com/parents/books-and-reading/books-and-reading-guides/raise-reader-parent-guide-to-reading-ages-3-5.html

3.166 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page